Hacının elinin içini öpmek: Haccın rükünleri içinde hacının elinin içini öpeceksin diye bir emir yoktur. Böyle bir meseleye rastlamak mümkün değildir. (Din Görevlisinin El Kitabı-Mevlüt Özcan)
Hacc ve evlilik: Hacc yapacak olan kimse bu imkanla evlenmek isterse evlenmeyip hacca gitmesi gerekir. Çünkü hacc farzdır. Tebyin’de de böyledir. (Fetevayi Hindiyye)
Hadislerle amel: Bir kimse, aksine kat’i delil bulmadığı süre içerisinde Resuli Ekrem sav’den duyduğuna göre amel etmek zorundadır. (Risale-İmam Şafii)
Ebu hanife talebesine “Delil bulursanız onunla hüküm verin” demiştir. Neticede İmameyn, mezhebin aşağı yukarı üçte biri hususunda üstadlarına muhalif içtihadlarda bulunmuşlardır. Allame Bîrî’nin el-Eşbah şerhinde naklettiği: “Hadis sahih olur da mezhebin hilafını ifade ederse, hadisle amel edilir. Bu hadis onun mezhebi olur. İmam Azam’ı taklid eden bir kimse o hadisle amel etmekle onun mezhebinden çımış olmaz” Sahih rivayete göre Hz. İmam “Hadis sahih ise benim mezhebimdir” demiştir. Bunu İbni Abdil Ber ve başkaları diğer imamlardan da rivayet etmişlerdir. Nitekim İmam Şarani dört mezhep imamının aynı sözü söylediklerini nakleder. Malumdur ki bu iş, delillere bakarak onların muhkemini, mensuhunu anlayanlara mahsustur. Ehli mezhepten olanlar bir delile bakıp onunla amel ederlerse, o delilin mezhebe nispet edilmesi sahihtir. Çünkü mezhep sahibinin izni ile sadır olmuştur. Şüphesiz o zat bu delilin zayıf olduğunu bilmiş olsa ondan döner ve daha kuvvetli delile tabi olur. Bundan dolayıdır ki, muhakkik İbni Hümam bazı ulemanın İmameyn kavli üzere fetva vermelerini reddetmiş, İmam Azam’ın kavlinden ancak delil zayıf ise o zaman vazgeçilir” demiştir. (İbni Abidin-1)
Halifeliğe engel haller: Görmesini ve aklını kaybetmesi, inançla ilgili şüpheli halleri olup bunlar Hak olana zıt düşüyorsa, Basra alimleri dışındaki alimlere göre görevden düşer. Sağırlık, dilsizlik engeldir. Bir guruba göre işaretlerle anlaşılabileceğinden düşürmez. İki elin ve iki ayağın kesilmesi engeldir. Biri olmazsa yine halife olamaz. Halife iken böyle bir noksanlık varsa bir görüşe göre engel, diğer görüşe göre engel değildir. Halifenin idarecilerinden, en yüksek memurlarından birinin devlet işlerini, bir kötülük, suistimal yapmaksızın aksatmadan yürütmesi hali (hacir hali) halifeliğe engel olmaz. (Ahkamus Sultaniye-İmam Maverdi)
Haram işte çalışmak: Bir kimseyi, başka yerlerde iş bulamamak gibi bir zaruret, bu gibi işlere sevketmişse (banka, içkili lokanta) işi sevmemeli, benimsememeli ve daimi bir helal kapı arayışı içinde olmalıdır. Aynı görüş Yusuf el-Kardavi’nin de var. (Helaller ve Haramlar-Hayrettin Karaman)
Haram kazanan kocanın geliri: Koca ailenin reisidir ve evinin nafakasını temin etmekle yükümlüdür. Kazanç yollarının meşruluğuna riayet onun sorumluluğundadır. Ancak, kadın, kocasını bu emirlere riayet etmeye zorlamalıdır. Etkileyemezse bu kazançtan yiyebilir, vebali kocaya aittir. (Diyanetten Günümüz Meselelerine Fetvalar)
Haramla tedavi: Haram ilaç ile tedavi olmanın haram olması, helal ilaçlarında bulunması haline mahsustur. Eğer haram ilaçtan başka ilaç bulunmazsa onunla tedavi olmak caizdir. (Hidaye Tercümesi)
Domuzdan vb haram şeylerden maddeler ihtiva eden ilaçların terkibini iyi bilmek gerekir. Eğer başkalaşım (istihale=kimyasal tepkime) varsa pisliği gitmiş olacağından kullanılması haram olmaz. Fıkıh kitaplarımızda, hınzırın tuzda kalıp tuzlaşması, gübrenin toprağa karışıp topraklaşması, tezeğin yanıp kül olması, pis olan zeytinyağının sabun yapılması gibi olgular istihaleye örnek olarak verilebilir. (Fetvalarla Çağdaş Hayat-Faruk Beşer)
Hastaya okumak: Hasta olan kimse için dua etmek ve ona okumak caiz olduğu gibi salih kimselere bunu yaptırmak da caizdir. İçinde Süryanice veya manası anlaşılmayan birşey varsa hem okunması hem yazılması haramdır. (Fetevayi Kübradan) (Fetvalar-Halil Gönenç)
Hastalık ve teyemmüm: Su kullanıldığı takdirde canına bir zarar gelmesinden yahut bir uzvuna zarar görmesinden; nezle, ateş yükselmesi veyaa buna benzer bir hastalığın meydana gelmesinden korkarsa yahut su kullandığı takdirde hastalığının artmasından ya da uzayacağından yahut iyileşmesinin gecikeceğinden korkacak olursa teyemmüm eder. Bu gibi durumlar adeten ve bilen bir tabibin bildirmesiyle tespit edilir. Maliki ve Şafilere göre bu doktorun müslüman olması şart değilken Hanefi ve Hanbelilere göre müslüman olması gerekir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi-Vehbe Zühayli)
Hatim duası: Birisinin Kuranı hatmi münasebetiyle cemaatin hatim duasını icra etmeleri mekruhtur. (Fetvalar-Halil gönenç)
Kuran hatmedilince cemaatle dua etmek mekruhtur. (Fetevayi Hindiyye)
Hayvan kesimi: Normal bir kesim, boğazla göğüs arasında olur. Çünkü burası damarların toplandığı ve kanın akıp geçtiği yerdir. Kesilmesiyle en iyi şekilde kanın akıtılması gerçekleşir. Bu itibarla hayvan boğazın neresinden kesilirse kesilsin farketmez. Hayvan kesiminde kesilecek yerler dörttür. Nefes borusu, yemek borusu ve iki yandan şah damarlarıdır. Bize göre adı geçen şeyle, kesildiğinde yenmesi helal olur. Şayet kesilecek 4 şeyden çoğunu keserse İmam Azama göre yine helal olur. Hayvanı keserken başın tamamını veya omurga içindeki sinire kadar kesmek mekruhtur. Ancak kesilen hayvanın eti yenir. Bunun mekruh oluşu Peygamberimiz sav’in “Hayvan kesilirken, omurga içindeki sinire kadar veya siniri kesmeyin”şeklindeki nehyine dayanmaktadır. Keza hayvan kareket etmekten kesilmedikçe, omurga içindeki siniri de kesmek mekruhtur. Ancak hareketten sonra kesmek ve derisini yüzmek mekruh değildir. Çünkü artık hayvanın incinmesi söz konusu olmaz. (Hidaye Tercümesi)
Hayvanların yenilmesi haram olan kısımları: Temiz ve helal olan hayvanın yedi şeyini yemek haramdır. 1- Akan kanı, 2-Tenasul Uzvu, 3-4- Husyeleri, 5- Bezi, 6- İdrar torbası, 7-Ödü (Fetevayi Hindiyye)
Hayvanların yüzüne vurmak: Onları öldürmek, özürlü de olsa yüzüne vurmak çok güç bir durumdur. Allah’a yalvarıp gözyaşı dökmekten başka yapacağı hiçbir şey yoktur. (Ehli Sünnet İtikadı-Gümüşhanevi)
Hayvanların zekatı: Hayvanlar, çalıştırılmak için, mesela; çift sürmek, yük taşıtmak veya başka işlerde kullanmak üzere besleniyorlarsa zekata tabi değildir. (Büyük Şafi İlmihali)
Helal ve haram şüphesi olan parayla hacc: Helal mal ile hacca gitmek isteyen ve fakat kendi parası hakkında şüphesi olan bir kimse başkasından borç alır ve kendi parasını o kimseye verir. Fetevayi Kadıhan’da da böyledir. (Fetevayi Hindiyye)
Hırsızlık ve namaz: Bir kimsenin namaz kılarken bir dirhem kıymetinde bir şeyi çalınırsa, namazını bozar ve hırsızı arar. Bu durumda kılınan namaz ister farz olsun ister nafile müsavidir. (Fetevayi Hindiyye)
Hırsızlık ve nefsi müdafaa: Camiüs Sağir’in hırsızlık bahsinde: “Bir kimse, gece veya gündüz başkasına silah çeker veya geceleyin şehirde veya gündüz şehir dışındaki bir yolda sopa ile saldırır ve kendisine saldıran kişi öldürülürse bir şey lazım gelmez” denilmiştir. Küçük sopa ise, durdurulması mümkün olmakla birlikte gece yardım ulaşmayacağından saldırıya maruz kalan, saldırganı öldürmek suretiyle defetmek zorunda kalır. Demişlerdir ki, durdurulması mümkün olmayan sopanın da, iki imama göre silah hükmünde olma ihtimali vardır. Bir kimse evine girip eşyasını çalan hırsızı kovalayıp öldürürse kendisine birşey lazım gelmez. Çünkü Peygamber Efendimiz: “Malın için çarpış (Müslim) buyurmuştur. Ancak bunun caiz olabilmesi için öldürmekten başka bir yolla malını geri almasının imkansız olması gereklidir. (Hidaye Tercümesi)
Hilalin Gündüz gözükmesi: Hilal, zevalden önce veya sonra gözüksün, mutlak surette gelecek gece içindir. Metin kısmındaki “mezhebe göre” sözünden murad, İmam Azam’la Muhammed’in kavlidir. Bedayi’de şöyle denilmiştir: “O gün, İmam Azam ile İmam Muhammed’e göre ramazan ayından değildir. Ebu Yusuf’a göre ise zevalden sonra olursa hüküm budur. Önce ise, geçen gece içindir. O gün ramazandan olur. Şevval hilali de bu hilafa göredir. Tarafeyn’e göre mutlak olarak gelecek gece içindir ve o gün ramazandan olur. Ebu yusuf’a göre zevalden önce ise geçen gece içindir ve o gün bayram günüdür. Çünkü âdeten zevalden önce hilal görünmez; meğer ki iki gecelik hilal ola! Binaanaleyh ramazan hilalinde o günün ramazandan, şevval hilalinde ise bayram olması icap eder. Tarafeyn’e göre asıl olan, hilalin gündüz görülmesinin itibara alınmamasıdır. Muteber olan, güneş kavuştuktan sonra görülmesidir. Çünkü peygamber sav “Hilali gördüğünüz vakit oruç tutun! Gördüğünüz vakit bayram edin!” buyurmuş; gerek orucun gerekse bayramın onu gördükten sonra olmasını istemiştir. Ebu Yusuf’un dediğinde nâssa muhalefet vardır.” (İbni Abidin 4)
Hutbeye çıkarken dua okumak: Hatiplerin hutbe okumak için minbere çıkarken her basamakta dua etmeleri bidattır. Kadı Beydavi’nin verdiği fetva tuhaftır. (Muğnil Muhtaç) (Fetvalar-1 Halil Gönenç)
Hutbeden önceki bidatlar: Cumanın iç ezanından önce selatü selamlar ve temannalar okumak bidattir. (Çağdaş Meselelere Fetvalar-Faruk Beşer)
Zamanımızdaki mutad terakkiye (İnnallahe ve melaiketühü...) İmam Azam’a göre mekruh, imameyn’e göre mekruh değildir. İbni Hacer, Tuhfe adlı eserinde bunun bidat olduğunu söylemiştir. (İbni Abidin-3)
Hutbe esnasında selavat getirmek: Hutbe okunurken Peygamber sav efendimize selavat getirmek mekruhtur. Tatarhaniye’de de böyledir. (Fetevayi Hindiyye)
Bakali muhtasarında şunları söylemiştir: “Hatip duaya başlarsa cemaatin el kaldırmaları ve aşikâre dile ile amin demeleri caiz olmaz. Bunu yaparlarsa günahkar olurlar. Bazıları günahkar değil isaet (kabahat) etmiş olacaklarını söylemişlerdir. Sahih olan kavil birincisidir. Fetva da ona göredir. Keza peygamber sav zikredilince cemaatin aşikare olarak salavat getirmeleri caiz değildir. Bunu kalpleri ile yaparlar. Fetva buna göredir. (Remli) (İbni Abidin-3)
Hutbe okunurken namaz: Hutbe okunurken sünnet kılınmaz, konuşulmaz, selam alınıp verilmez, etrafa bakılmaz. Kılınan sünnet iki rekata tamamlanır ve hutbe dinlenir. (Fetvalar 1-Nevzat Akaltun)
|