Saygı Adabı
Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: Peygamber'i (s.a.v.) görmek isteyen yaşlı bir adam gelmişti. Ahali ona yol açmakta ağır davranmıştı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüze hürmet etmeyen kimse bizden değildir" buyurmuştur. (466) .
Abdullah b. Amr'dan gelen rivayette "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün şerefini tanımayan kimse bizden değildir" (467) buyurmuş, Ubâde b. es-Sâmit'in rivayetinde de "büyüğümüze hürmet etmeyen, küçüğümüze merhamet etmeyen ve âlimimizin kadru kıymetini bilmeyen kimse bizden değildir" buyurmuştur. (468)
Ebu Mûsâ'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.u.) şöyle buyurmuştur: "Saçı ağarmış yaşlı müslümana, hükümlerini çiğnemeyen ve okumayı bırakmayan Kur'an hâfızı ve okuyucusuna, âdil aultana ikram etmek Allah'a saygıdandır." (469)
İbn Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kendimi rüyada bir misvakla misvaklanırken gördüm. Derken bana biri ötekine göre daha büyük iki adam geldi. Ben misavakı küçük olana verdim. Bunun üzerine bana "Büyüğe ver" denildi. Ben de onu büyük olana verdim." (470)
Ebu Yahyâ el-Ensâri anlatıyor: Abdullah b. Sehl ile Muhayyısa b. Mes'ud, Hayber'e gittiler. O zaman Hayber sulh halinde idi. Orada işlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar. Derken Muhayyısa, Abdullah'ın yanına geldiğinde onu kanlar içinde ölü olarak buldu. Sonra Medine'ye geldi ve Mea'ud'un çocukları Abdurrahman b. Sehl ile Huveyyisa, Peygamber'in (s.a.v:) huzuruna gittiler. Orada Abdurrahman konuşmak lateyince Rasülüllah (s.a.v.) "Yaşça büyük olan konuşsun" buyurdu. Abdurrahman en küçükleri idi. (471)
Böylece büyüklere ve âlimlere saygı âdâbının ve konuşmada onlara öncelik hakkı verilmesinin önemini görmüş oluyoruz. Ancak küçüğün konuşması arzu edildiğinde veya kendisi sual sorma ve sorulma konumunda ise o zaman önce konuşur.